Jose Saramago-Körlük- Kitap Yorumu

Bir distopya... Ancak öyle bir distopya ki gerçek hayattaki korkunçlukları bize hatırlatan, ciddi anlamda sorgulatan...
.
Jose Saramago-Körlük- Kitap Yorumu

Ülkede gözleri kör olmaya başlayan birtakım insanlar bu bulaşıcı hastalıkları nedeniyle boş bir akıl hastanesinde karantinaya alınır. İnsan olma hakları ellerinden alınsa da en azından hayvanlaşmamak için uğraşırlar. Ve bu sırada açlık, ölüm korkusu gibi acizliklerle insanın ne kadar ilkelleşeceği, vahşileşeceği, içindeki kötü yönlerin nasıl açığa çıkabileceği yıpratıcı gerçeklikle gözler önüne serilir.
.
 Kitap tek kelime ile "korku" denilerek anlatılabilir. Kör olan insanları okudukça, ilkel yaşamları akıcı olarak size verildikçe kahramanlarla birlikte bir bulantı, bunaltı ve kaotik girdaba giriyorsunuz ve bu girdapta boğuşurken hep "Neden?" diyorsunuz.
.
Derin bir vicdan-mantık muhasebesine giriyorsunuz öncelikle. İyilik gerçekte nedir? Ahlaksa kime neye göre? Genelleyebilir miyiz? Hangi şartlarda vazgeçebiliriz? Vazgeçsek bu kötü olduğumuzu mu gösterir? Adalet için peki... Açlık... Ölüm... Peki ya onurumuz... Ondan da mı vazgeçemiyoruz? Kimse görmese dahi mi? .
.
George Orwell’in 1984’ü ile öğrendiğim bir kavram, distopya. Büyük Birader’in her ferdi her an gözetleyen, düşünceleri dahi denetleyen diktasını okurken çok heyecanlanmıştım. Körlük’te tasvir edilen distopik toplumsa körlerden oluşan, etrafta kendisini gören bir göz bulunmadığını bilen ve kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış insanlardan oluşuyor. Böyle bir toplulukta karşılaşılması mümkün manzaraları tahayyül etmek bugün pek zor değil, yazar da oldukça açık davranmış. Orwell 1984’te şöyle diyordu: ‘Artık korku, nefret ve acı vardı, soylu duygulara, derin ve karmaşık acılara rastlanmıyordu.’ Çok acı. Ama hepsi gerçek. 

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.