Satranç,Stefan Zweig'in okuduğum ilk kitabıydı. Bu kitaptan sonra kitaplarının bir çoğunu okumama rağmen hala daha en sevdiğim kitabıdır. Her kitabında ayrı bir psikolojik durumu ele alan Zweig, bu kitabında da bir bağımlılığı (galiba en iyi böyle açıklarım)ele almış. Bağımlılık dediysem sigara ya da uyuşturucudan bahsetmiyorum,satranç bağımlılığından bahsediyorum.




Nazi Almanya'sında oldukça çekmiş bir yazar olan Zweig, Satranç'a karşıt görüşlü bir adamın esir düşmesini ve sonrasında satrança bağlanmasını anlatıyor. Yanlış bilmiyorsam bu kitap yazarın intihar etmeden önce yazdığı son kitap. Eğer yanlış biliyorsam yorumlarda yazarsanız sevinirim.

Satrançın baştan sona kadar insanı asla sıkmayan, her sayfada biraz daha merakı artıran, sizi sona doğru akıcı bir şekilde götüren bir konusu var. Yazarın dili ve üslubu da buna katkıda bulununca zaten kısa olan kitap bir saatte bitiyor. Çevremde bu kitaba başlayıp başları sıktığı için bırakan insanlar gördüğüm için söylüyorum ki, ilk on sayfasî biraz sıkıcı diye bu mükemmel kitap okunmadan geçilmemeli. .

Kitabın konusuna gelecek olursak kahraman bir gece New York’tan Buenos Aires'e gitmek için vapurla yola çıkar. Buradaki bir arkadaşı vapurda, bir dünya satranç şampiyonu olan Czentovic'in bulunduğundan bahseder ve onun hikayesini kahramana anlatır. Bu vapurda ayrıca diğerlerinden çok daha farklı hayat hikayesi olan yabancı da vardır. Şampiyonun karşısına bu sefer çok farklı bir rakip çıkar.

Sürükleyici ve anlaşılır. Bölmeden bir solukta okuyup bitirebileceğiniz bir kitap. Okumadıysanız yazarın hayat hikayesini de okumalısınız. Bence bir kitabı okumaya başlamadan önce yazarın o kitapları hangi koşullar altında yazdığını bilmek ve ona göre okumak daha anlamlı olur. Birde medyada 'Zweig'in ilk hangi kitabını okumalıyım?' diye birçok soru soruluyor insanlara. Bana göre ilk olarak 'Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri'nden başlayabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.